Geçen haftalarda Joshua Foer’in Einstein ile Ay Yürüyüşü adlı kitabını okudum. Gazeteci olan Joshua bir röportaj için bellek yarışmalarından birine gidiyor. Yarışmacılar çok ilgisini çekiyor, onlara dahi gözüyle bakıyor fakat onlar bunun öğrenilebilir bir şey olduğunu sadece normal beyinlere sahip insanlar olduklarını iddia ediyorlar. Bunun üzerine Joshua bir yıl boyunca arkadaşlarının da yardımıyla hatırlama teknikleri üzerinde çalışmaya başlıyor. Çalışırken edindiği tecrübeleri anlatıyor kitapta.
Konuya ilgi duyanlar için adeta kitabın özeti olan Joshua’nın TED konuşması ve konuyla ilgili birkaç başka konferans videosu da var internette.
Blog yazımın konusuna gelecek olursak kitabın bir bölümünde çok ilgimi çeken Tamam Düzlemi(Ok Plateau) diye bir şeyden bahsediyor.
Joshua sırasız kart destelerinin sırasını ezberleme antrenmanları yapıyor. Fakat bir noktada adeta duvara tosluyor ve ne yaparsa yapsın ezberleme hızını arttıramıyor. Deneyimli akıl hocalarından birine açıyor konuyu, anlatıyor durumu. Arkadaşı da “Hızlı daktilo yazma konusundaki makalelere bakmalısın” önerisini sunuyor.
Antrenmanlarla sürekli gelişeceğimiz varsayılıyor. Sokaktan on kişiye sorsak onu da çok çalışmak bizi en iyiye götürür der.
Her gün saatlerce bilgisayar başında klavye kullanıyoruz, yazı yazıyoruz. Fakat hiç düşündünüz mü geçen seneki yazma hızınıza göre çok bir değişme göstermiş misiniz? Yoksa parmaklarım öyle bir dans ediyor ki klavye üzerinde artık görülemez olacak diye korkuyorum mu diyorsunuz?
1960’larda Paul Fitts ve Michael Posner adlı iki psikolog yeni beceri kazanırken geçilen aşamaları tanımlıyor.
- Algı aşaması
İşi zihinleştirdiğiniz ve daha iyi olmak için yeni stratejiler belirlediğiniz yer
- Bağlantı aşaması
Daha az hata ve yoğunlaşma ile daha verimli olduğunuz yer
- Özerk aşama
Herhangi bir işte istenilen kadar iyi olduğunuzu düşünüp otomatik pilota bağladığınız yer.
Özerk aşamada iş üzerindeki bilinçli denetiminizi yitirip aklınızdan çıkarıyorsunuz. Bu aslında iyi bir şey. Yazı yazma örneğindeki gibi, yoğunlaşmanıza gerek kalmadan iş gerçekleşiyor. Her şeyi düşünmenize gerek kalmıyor pilot sizin yerinize bilinçsiz bir şekilde işi gerçekleştirmeye başlıyor.
Herhangi bir konuda iyi olduğunuzu düşünüp işi otomatik pilota devredip gelişmeyi durdurduğumuz özerk aşamada yer alan bu noktaya Tamam Düzlemi deniliyor.
Özerk aşamadan uzak kalmak için tekniğe yoğunlaşmak, hedefe kilitlenmek, performanslarınız hakkında sürekli ve gecikmesiz geri bildirim almak gerekli. Bunları yaparak algı aşamasında kalmaya çalışıyorsunuz.
Örneğin amatör müzisyenler provaların büyük bölümünde şarkının tamamına, profesyoneller ise daha zor olan bölümlerine odaklanıyormuş. Buz patencileri de aynı şekilde daha zor dönüşlere ve yapamadıkları hareketlere odaklanırken, başarısız olanlar ise hep yapabildikleri şeylere odaklanıyormuş. Gelişmek için başarısızlıklarımızı izlemeli ve hatalarımızdan ders çıkarmalıyız.
Özerk aşamadan çıkmanın en iyi yollarından biri de kendinizi sizden daha başarılı birinin yerine koymak ve onun düşünce tarzını anlamaya çalışmaktır. Mesela Benjamin Franklin okuduğu makaleler ile kendi düşünce tarzını kıyaslıyormuş. En iyi satranç ustaları da benzer şekilde büyük ustaların oyunlarını oynayıp neler düşündüklerini anlamaya çalışırlarmış.
Gelişmenin sırrı kendinizi otomatik pilottan uzak tutmak ve alıştırma yaparken bilinçli olmak. İlk örnekteki klavye kulllanmakta gelişmek için kendinizi klavyede daha hızlı yazmaya zorlamalı ve hata yapmaya açık olmalısınız. Yine bir deneyde de insanlara klavyede yazabildiklerinden yüzde 10-15 daha hızlı şekilde kelimeler gösterildiğinde belli bir süre sonra uyum sağladıkları gözlenmiş.
Yüzme, cirit, koşu gibi birçok spor dalında her geçen gün rekorlar kırılıyor. Şu anki lise koşucuları geçmişteki olimpiyat rekorlarına sahipler. Bu durum nitelikli ve nicelikli antrenmanlar sayesinde oluşan bir durum.
Herhangi bir engel aşılabilir kabul edilince birinin aşması uzun sürmüyor.