19 gün önce yazdığım bu yazıyı birkaç rötuş ile şimdi yayınlıyorum. Şahsen okumanızı tavsiye etmem ama siz bilirsiniz.
Yaklaşık bir hafta önce başkasından beklenen şeyler üzerine (reaktiflik - proaktiflik) beyin fırtınası yapacağım yeni bir yazı yazmaya karar vermiştim. Bir iki cümle kurduktan sonra ne yazık ki yarım bıraktım.
Ardından Apostylee abimizin iş bitiriciliğin önemi hakkında fikirlerini aktardığı şu vlogu gündeme bomba gibi düştü.
En son Gündem Özel programını da izledikten sonra blog yazımın hala toplanamamış olması sonucu madem benim kafam flash tv gibi neden blog yazımda öyle olmasın diyerek konuları çorba etmeye karar verdim.
Çevremdeki insanların başarı tanımını merak ettiğim için en sevdiğim sosyal ağ üzerinden bunu onlara sordum. Farklı farklı dikkat çekici cevaplar geldi. Kısaca genellersem
- Mutlu olmak
- Kendi ayakları üzerinde durabilmek
- Hedeflere ulaşmak
- At binmek
- Güç, saygı para kazanmış olmak
- Vicdanın rahat olması
- Yılmadan vazgeçmeden yola devam edebilmek
- Egosuz, ilham verebilen ve iç huzura kavuşmuş biri olabilmek
- Başkalarına karşılıksız yardım edebilecek seviyeye gelmek
- Disiplinli bir şekilde işini ilk günkü gibi merakla ve dikkatle yapmak
- Her gün farklı bir şeyler deneyimlemek
- Son model araba
- Başkaları tarafından kabul görmek
- Olabildiğince az kirlenmek
- Ulaşılmaza ulaşmak vs.
Şurada da 2000’e yakın cevap var.
Üniversite hayatımda çevremde farketmeye başladığım ve iş hayatına girdikten sonra daha da gözlemleyebildiğim, çevremdeki kişilerden de bu konudaki rahatsızlıklarını bolca işittiğim bir konu var. Bir şeylerin olmasını karşıdan bekliyor olmak. Hatta bunun biraz daha ileri aşaması kendi mutsuzluk durumlarımızı dahi başkalarına yükleyip, karşı tarafın beklentimizi karşılamaması olarak sebep gösterebiliyoruz.
Bu sadece iş/öğrencilik hayatı ile alakalı bir durum değil. Örneğin içeceğiniz suyu kendiniz almak yerine suya yakın arkadaşınızdan da istiyor olabilirsiniz. Böyle bir davranış sergilediğinizde mutluluğunuzu başkasının eline bıraktınız demektir. Geçmiş olsun.
Bu konu kısmen Etkili İnsanların 7 Alışkanlığı kitabında proaktif olun maddesine denk gelebilir.
Öğrencilik hayatında derste işlenmeyecek konulara ilgi duymayıp, sınavda çıkmayacaksa kulaklarını tıkayan insanlarız.
Sonra Bin mihindisim imi iş yik mihindislikti. Mihindislir iç giziyir yhi.
Abdullah Abinin videosunda geçen her fikre katılıyorum.
Süs peşinde koşan, proje yönetiminden anlamayan, ego tatmini için gerçekten ihtiyaç durumunu düşünmeden özellik eklemeye çalışan, her şeyin en iyisini bilen biz çalışanlar bence gün sonunda öncelikle ortaya çıkardığı iş, ardından sunulan çözümün işe yararlılığı ve en son işin kalitesine göre değerlendirilmeli. Burası biraz sıkıntılı bir cümle oldu açıklamaya çalışayım. Çözüm odaklı olmak daha önemli. Önce kullanılabilir bir şeyler olsun sonra daha hızlı, süpersonik, ateş çıkaran, yıldız saçan şekle zamanla sokulur.
Abiciiim sen orada çok güzel şekilli animasyonlar yapmış olabilirsin, sağdan soldan kayan yazılarla “waaoov o neydi gız” efekti yaşatabilirsin ama kullanıcı daha en basit şeyi yapamıyorken bunların ne yeri ne de zamanı. Ben işte bu tarz durumlara ayar oluyorum, motivasyonum düşüyor. Kime göre, neye göre önemli bağzı o şeyler. Bunların alayını sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Not: Arayüz herkes tarafından anlaşılabilir bir konu olduğu için örnekledim.
Bizim yaklaşımımız ile alakalı yıllar önce hazırladığım özet görseli:
:'( pic.twitter.com/oTkm9Kn3J3
— Aşkın Gedik (@askngdk) February 25, 2015
Make it work, make it right, make it fast! felsefesine inanan biriyim. Ayrıca karşıma çıkan her şeye ilk önce “Ne gerek var?” diyorum. Bu soru aslında yapmamak için sorulan bir soru değil. Problemi daha iyi kavramak gerçek ihtiyacı anlamak için sorulan bir soru. Daha sonra iş görür bir şeyler yapıp parça parça iyileştiriyorum. Siz de sorun kendinize korkmayın. Over engineering’e hayır diye haykırın!
Gündem Özel sohbeti içinde bazı noktalarda resmen kendimi buldum diyebilirim.
- Bizim dışımızda bir şeylerin gelişip hayattan bizi bir yerlere getirmesini bekliyoruz.
Videoda geçen bu cümle direkt blog yazımın içine dahil edilebilecek cinsten.
- Lider bulunduğu ortama şekil verir, sadece vasatlar şekil alır.
Videoda geçen bu cümle de proaktif olup çevrenizi etkileyen taraf olmanız öğütleniyor ama yanlış anlamaya müsait bir cümle.
- Steve jobs’ın babası ile diyaloğu, masa ayağını kimse görmese de ben görüyorum olayı.
İşinizin sadece görünen kısmının değil, her yerinin iyi olması gerekiyor. Pislikleri hasır altı yapmak çözüm değil o pislikler bir gün çıkacak. Günü kurtarırken geleceği düşünerek hareket edin.
- Tek kişiden oluşan takım liderliği
Burada Serdar Bey resmen göğsüme bir ok sapladı ve dedim buradaki sıkıntıyı tek farkeden demek ki ben değilmişim helal oyşun bana
.
İstanbul’a gelip çalışmaya başladıktan sonra
iş hayatı ile ilgili gözlemlediğim, garipsediğim olaylardan biri bu. Adam tek kişi ama CTO’yum, Takım Lideri’yim vs vs. diye kendini her yerde pompalayabiliyor,
ağbii sen tek kişisin kimi yönetiyorsun/napıyorsun diyen de yok.
- İnsan öleceğini bilen tek canlı türü
Kapatırken yazıma kendi yorumum